
Recep Tayyip ERDOĞAN
Belgesel
Recep Tayyip Erdoğan 26 Şubat 1954 yılında
doğdu.
Babası Ahmet Erdoğan, annesi
Tenzile Erdoğan.

1960 yılında Kasımpaşa’daki Piyalepaşa
İlkokulu’na başladı. Henüz ilkokul
yıllarında
iken okul harçlığını temin etmek için
su ve simit sattı.
Kitapların dışında da bir hayat vardı ve
o hayatı erken yaşta öğrendi. 1965
yılında ilkokuldan mezun oldu
1966 yılında şehrin tek imam-hatip
lisesi olan, İstanbul İmam-Hatip
Lisesi’ni yatılı olarak kazandı.
Erok Spor Kulübü’nde başladığı futbol
hayatına amatör ligde Camialtı Spor
Kulübünde devam etti.
Lise döneminde şiir okuma
yarışmalarından, liseler arası
münazaralara, kompozisyon yarışmaları
ve atletizmden, futbol turnuvalarına
kadar pek çok sportif, sosyal ve
kültürel etkinliğe katıldı.
Milli Türk Talebe Birliği’nde çeşitli
aktif görevler aldı. Bitmeyen enerjisi
ile göz doldurdu, örnek oldu.
1973 yılında İmam-Hatip Lisesi’nden
mezun oldu. İmam Hatip mezunu
olması nedeniyle pekçok üniversitenin
kapısı kendisine kapalıydı. Bu engeli
aşmak için fark derslerini vererek,
Eyüp Lisesi’nden de diploma aldı.
Marmara Üniversitesi İktisadî ve T
icarî Bilimler Fakültesi’ne girdi.
Üniversite ile birlikte öğrenim
hayatı bir üst lige çıkarken, futbol
hayatında da aynı sıçramayı yaparak
İETT Spor Kulübü’ne transfer oldu.

1976 yılında Milli Selamet Partisi
Beyoğlu İlçe Gençlik Kolu Başkanlığı’na
ve aynı yıl MSP İstanbul İl Gençlik
Kolları Başkanlığı’na seçildi.

Eğitim, siyaset, ticaret ve sosyal
hayattaki erken yaşta gelen başarılarını
evlilikle taçlandırdı.

Evliliğin birinci yılında, 1979’da ilk oğlu
Ahmet Burak Erdoğan dünyaya geldi.
Kişisel kariyerinin yükselişe geçtiği
ama memleketin dibe doğru gittiği bir
dönemdi. Ve korkulan oldu.
12 Eylül 1980 darbesiyle her şey alt üst oldu.

Erdoğan, darbe sonrası siyasetteki
görevlerini bırakmak zorunda kaldı.
Siyasete ara verirken, 16 senelik futbol
hayatına da nokta koydu.

1981 yılında 2. oğlu Necmettin Bilal Erdoğan doğdu.

1981 yılında Marmara Üniversitesi’nden
mezun olan Erdoğan, özel sektörde
yöneticilik yapmaya başladı.

1982 yılında askere gitti. Yedek subay eğitimini Tuzla’da yaptı. İstanbul Hasdal’da 77. piyade alayında askerliğini tamamladı.

Askerlik sonrası özel sektördeki
çalışmalarına devam eden Erdoğan,
1983 yılında kurulan
Refah Partisi ile siyasete geri döndü.

Aynı yıl ilk kızı Esra Erdoğan dünyaya gözlerini açtı. Havada yeni bir başlangıcın ümidi belirdi.

1984 yılında Refah Partisi
Beyoğlu İlçe Başkanı, 1985 yılında
ise Refah Partisi İstanbul
İl Başkanı ve MKYK üyesi oldu.

Aynı yıl kızı Sümeyye Erdoğan dünyaya geldi.

İstanbul İl Başkanlığı görevi
esnasında siyasi partiler için
model olacak yeni bir örgütsel yapı geliştirdi.

Sevinçler arka arkaya geldiği gibi,
hüzünler de arka arkaya geliyordu.
Ve o hüzünlerin en acılarından biri
1988 yılında yaşandı. Babası Ahmet
Erdoğan dünya hayatına veda etti.

1989’da Beyoğlu Belediye Başkanlığı’na
aday oldu. Partisi adına rekor oy
almasına rağmen şaibeli sandık
sonuçlarıyla seçimi kaybetti.

1991 yılında İstanbul’dan milletvekili
adayı oldu ve kazandı. Ancak
tercihli oy sistemi nedeniyle mazbatası
geri alınan Erdoğan,
milletvekilliğinden ayrıldı.

27 Mart 1994 yerel seçimlerinde
İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan,
40 yaşında Türkiye’nin en
büyük şehrini yönetmeye başladı.

Başta çöp, su ve hava kirliliği gibi
yüzlerce sorunla yaşanması
imkânsız hale gelen İstanbul’un
problemlerini kısa sürede çözdü.

Erdoğan, yaptığı hizmetlerle
İstanbul halkının gözünde
gerçek bir kahramana dönüştü.

12 Aralık 1997’de Siirt’te okuduğu
şiirden dolayı hapis cezasına
mahkûm edildi ve İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanlığı
görevine son verildi.

24 Mart 1999’da Kırklareli’nin
Pınarhisar İlçesi Cezaevine giderken,
arkasındaki binlerce kişiden
oluşan konvoyun sessiz çığlığı tüm
Türkiye’de yankılandı. O çığlık
“bu şarkı burada bitmez” diyordu.

24 Temmuz 1999 tarihinde
cezaevinden çıktı. Erdemliler
Hareketi olarak arkadaşları ile
başlattığı siyasi oluşum,
14 Ağustos 2001’de
Ak Parti olarak tescillendi.

“Ak Parti Milletin kendisidir”
diyerek arkadaşlarıyla birlikte
tüm Anadolu’da Ak yürüyüşlere
başladı. Gittiği her ilde coşkuyla
karşılandı, her yerde bayram
havası yaşandı.

3 Kasım 2002 erken seçim kararı
öncesi, Türkiye’nin en güçlü
partisinin genel başkanı olan Erdoğan’ın,
bir son dakika kararıyla,
seçime girmesi yasaklandı.

Karar sonrası yaptığı konuşmasında,
“Bu benim şahsi hikâyem
olmaktan çıkmıştır. Artık bu hikaye
milletimizin hak arama mücadelesidir.” diyerek milletin yüreğindeki koru alevlendirdi.

3 Kasım 2002’de Ak Parti
“Anadolu ihtilali” yaparak tek
başına iktidar oldu.

Erdoğan, 9 Mart 2003’te Siirt
milletvekili yenileme seçimine
katıldı ve oyların % 85’ini alarak meclise girdi.

Recep Tayyip Erdoğan, 15 Mart
2003’te, 49 yaşında, 59.hükümetin
başbakanı olarak görevi
Abdullah Gül’den devraldı.

Ak Parti iktidarı ile birlikte
Türkiye kendi gücünü ve gerçeğini kavradı.
Her alanda yaşanan gelişme,
Yeni Türkiye’nin aydınlık geleceğine
dair inancı güçlendirdi.

2004 yerel seçimleri bu inancın tescili
gibiydi. Ak Parti yeni bir zafer daha kazandı.

3 Ekim 2005 tarihinden itibaren AB ile
tam üyelik müzakerelerinin başlamasını sağladı.

İhracat rekorlar kırdı. Türk lirasından
6 sıfır atıldı. Enflasyon ve faizler
tek haneye düştü. IMF’ye borcumuz kalmadı.
Kişi başı milli gelir 10 bin doları geçti.
Zarar eden devlet bankaları kar eder hale geldi.

Türkiye’yi karış karış gezdi.
5 kıtada 93 ülkeye 309 kez giderek
Türkiye’nin sesini dört bir yana duyurdu.
Bayrağımızı gururla dalgalandırdı.

Recep Tayyip Erdoğan, yolunda
kararlılıkla yürümeye devam ederken,
önüne yeni engeller çıkmaya devam etti.

“Durmak yok, yola devam” diyerek
tekrar milletin sinesine döndü.

21 Ekim 2007’de Cumhurbaşkanı’nı milletin seçmesi için halkoylamasına gitti. Ve yine milletin dediği oldu.

İstikrar ve güven üzerine kurduğu
Yeni Türkiye’nin sorunlarını bir
bir çözmeye devam etti. Yıllardır
çözülemeyen ve adeta kangrene
dönen sorunlara korkmadan neşteri vurdu.

Başta başörtüsü özgürlüğü olmak üzere,
demokratik kazanımlardan rahatsız
olan vesayet odakları harekete geçti
ve Ak Parti’ye kapatma davası açtı.

Zorluklar karşısında hak bildiği
yolda zerre kıpırdamadı, geri
adım atmadı. İradenin en sağlam
halini herkese gösterdi.

29 Ocak 2009 Davos’ta
söylenen one minute Türkiye’nin
vicdanının, adaletinin
büyüklüğünün tüm dünyada yankılanmasıydı.

29 Mart 2009 Yerel Seçimleri’nden
ve 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan
Anayasa değişiklerine ilişkin
halkoylamasından da zaferle çıkan
Erdoğan, Türkiye’nin yönünü yeni
ufuklara doğru çevirdi.

12 Haziran 2011’de yapılan genel
seçime, 2023 hedefiyle giren
Erdoğan, oyların yüzde 49,8’ini
alarak her iki kişiden birinin tercihi oldu.

Türkiye’nin dünyadaki
saygınlığının zirveye çıktığı bu
dönemde, Başbakan Erdoğan
da artık büyük bir dünya lideriydi.

Fakat O yine tevazuyla yolculuğuna
devam etti. 7 Ekim 2011’de annesi
Tenzile hanım, fani hayatı, ebedi
hayata bağlayarak ölümsüzlüğe
yol aldığında, Erdoğan
“anne” diye ağladı.

Nitekim Yeni Türkiye’nin
Yolculuğunu akamete uğratmak
isteyenlerin niyeti, 7 Şubat 2012
MİT kriziyle ilk sinyalini verdi.

2013 yılında yaşayan gezi
olayları, 17 ve 25 Aralık darbe
teşebbüsleri, Erdoğan’ın
liderliğinde 30 Mart 2014
Yerel Seçimleriyle bertaraf edildi.

Recep Tayyip ERDOĞAN’ın
hayat öyküsüyle, yaptığı eserler
iç içe geçti. Bu yüzden sadece
kendi hikayesinin değil, aynı
zamanda Türkiye’nin kahramanı oldu.

O, Yeni Türkiye’yi adım adım
inşa etti. Gerçek bir destan yazdı.
O destan 12 yıldır tüm
dünyada hayranlıkla izleniyor.

Türkiye’nin önüne büyük ve
gerçek hedefler koyan, bu
hedeflere ulaşmak için
korkmadan yürüyen bir lider oldu.

O, yüreği ve değerleriyle
muhafazakâr, iradesi ve
icraatlarıyla devrimci.
O milletine hizmetkâr,
sessiz devrimlerin kaptanı,
değişimin lideri. Demokrat reformcu…

Kaynak:Türkiye Gururu Erdogan/ hakkımda
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder